24 Şubat 2010 Çarşamba

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ AÇILIŞI (23 Nisan 1920)

 16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından resmen işgali ile Milli Mücadele yeni bir evreye girmiştir. Artık İstanbul’daki esir padişah ve hükümetten hiçbir şey beklenemezdi. İtilaf Devletleri böylece milleti de etkileyerek mücadele azmini kıracaklarını düşünmüşlerdi. Fakat Türk milletinin önünde bu milletin karakterini, ruh yapısını çok iyi bilen bir lider vardı. Nitekim Mustafa Kemal, yeni durumu çok iyi analiz etmiş; Türk milletinin tarihinde yeni bir dönemi başlatacak girişimlerde bulunmuştur.
      Mustafa Kemal Paşa 19 Mart 1920’de vilayetlere, livalara (sancaklara), kolordu komutanlarına gönderdiği tamiminde olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin Ankara’da toplanmasını ve dağılmış Meclis-i Mebusan’dan Ankara’ya gelebileceklerin de bu meclise katılabileceklerini duyurmuştur. Yine seçimler yapılarak on beş gün içinde milletvekillerinin Ankara’da bulunmalarını istemiştir.
      Meclisin toplanma yeri olarak çeşitli binalar gezildikten sonra, II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti Kulübü olarak yapılmış olan tek katlı uzunca bir koridorla, bu koridorun iki yanında birer salonla beş büyük ve üç küçük odayı kapsayan yapımı tamamlanmamış bina tespit edilmiştir.
      Meclis, 23 Nisan 1920'de saat 13.45'te Ankara'da bulunan 115 milletvekilinin iştirakıyla açılmıştır. Meclis'te bulunan milletvekillerinin yaşça en büyüğü olan Sinop Mebusu Şerif Bey’in “Bu yüce meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla milletimizin içte ve dışta tam bağımsız olarak kaderini (geleceğini) bizzat üstlendiğini ve idare etmeye başladığını bütün dünyaya ilân ederek Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum." bu sözleriyle meclis çalışmalarına başlamıştır.
      24 Nisan 1920 günü kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi'nden itibaren Meclis'in açılışına kadar cereyan eden olayları, yapılan faaliyetleri ve alınan önlemleri anlatmış; İstanbul Hükümeti'nce şahısları hakkında yayınlanan beyannamedeki bilgilerin ve yine çıkartılan fetvanın uydurma olduğunu söylemiştir. Mustafa Kemal Paşa konuşmasında hükümetin kurulmasıyla ilgili bir de teklif sunmuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın hükümetin kurulmasıyla ilgili esasları ihtiva eden teklifi şöyledir:
     "1.   Hükümetin kurulması zarurîdir.
      2.   Geçici olarak bir hükümet başkanı tanımak mümkün değildir.
      3.   Mecliste yoğunlaşan millî iradenin, doğrudan doğruya vatanın mukadderatına (geleceğine) el koymuş olduğunu kabul etmek temel ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üstünde kuvvet yoktur.
      4.   Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplar. Meclisten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir heyet, hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı, bu heyetin de başkanıdır.
Not: Padişah ve halife, baskı ve zorlamadan kurtulduğu zaman, Meclisin düzenleyeceği kanuni esaslar içerisinde yerini alır."
      24 Nisan 1920 günü yapılan Meclis başkanlığı seçimine Mustafa Kemal Paşa aday gösterilmiş ve yapılan oylama neticesinde Büyük Millet Meclisi başkanlığına seçilmişti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi  
      Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin Özellikleri
      23 Nisan 1920'de açılan bu meclisin en belirgin özelliği "millî meclis" olmasıdır. Bu meclis, milletçe karşı karşıya kalınan ortak bir tehdide karşı yani vatanımızın işgal edilmiş olunmasına, istiklâlimizi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalınmasına karşı mücadele etmek amacıyla açılmıştır. Yani hedef "Misak-ı Millî"nin gerçekleşmesidir.
      Meclisin milliliğini ortaya koyan bir diğer özelliği bu meclise katılan milletvekillerinin belirlenmesinde ve seçilmesinde millî teşkilatların yani Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin rol oynamış olmasıdır. Bu meclise katılan milletvekillerin büyük bir kısmı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin üyesi, kurucusu ve yöneticisidirler.
      Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi bir olağanüstü meclistir. Bu meclisin olağanüstülüğü, sadece olağanüstü bir dönemde ve yine olağanüstü şartlarda açılmış olmasından kaynaklanmamaktadır. Atatürk'ün bütün vilayetlere ve Kolordu Komutanlıklarına hitaben yolladığı genelgede de belirttiği gibi Ankara'da toplanacak olan meclis "salâhiyeti fevkaladeye haiz bir meclis" olacaktı. İşte meclisin bu olağanüstü yetkilere sahip olması teşrii (yasama) ve icrai (yürütme) kuvvetlerini kendinde toplamıştır. Yani bu meclis hem yasama organıdır hem de yürütme organıdır. Hatta bu meclis zaman zaman yargı gücünü de kullanmış çıkardığı kanunlarla ve kurduğu mahkemelerle (Hıyaneti Vataniye Kanunu ve İstiklâl Mahkemeleri’nin kurulması ve yargılamaları) yargılamalar yapmış, hükümler vermiştir.
      Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi, çok zor şartlar altında yapılan seçim ve belirlemelerle oluşturulmuş bir meclistir. Bu mecliste her sosyal grup ve kesimden üyeler temsil edilmiştir. Halkın her kesiminden temsilcilerin görev yaptığı bu meclis gerek dış görünüş itibarıyla ve gerekse de milletvekillerinin sahip oldukları görüş ve zihniyetler itibarıyla tam anlamıyla demokratik bir meclistir.
      Misak-ı Millî programı etrafında bir araya gelen bu milletvekillerinin oluşturduğu bu meclis gayeye ulaşıncaya kadar aralıksız çalışmayı karar altına almış bir meclistir. Bu meclise giren bir çok milletvekili eşi benzeri görülmemiş bir fedakarlık örneği vermişlerdir.
      Büyük sıkıntılar ve yokluklar içerisinde Ankara'da günlerce hatta aylarca yaşamaya çalışan bu insanlar, 8 ay boyunca devletten maaş almamışlar ve aldıkları maaşlarının büyük bir kısmını da bütçe açığının kapatılması için yine devlete vermişlerdir.
      Yine bu insanların büyük bir kısmı hem mecliste milletvekilliği yapmış hem de askerî ve mülkî görevlerini yerine getirmeye çalışmışlardır. Antep'te Maraş'ta, Adana'da Urfa'da Ege'deki direniş hareketlerinde liderlik yapan, büyük kahramanlıklar gösteren bu insanlar bu mecliste bulunmuşlardır.
      Bu meclis, bir Millî Mücadele Hareketi'ni omuzlamış ve üç yıllık fedakarca ve kahramanca verilen azim ve gayretle bu mücadeleyi başarıya götürmüş ve zafer kazanmıştır. Bu nedenle kahraman bir meclistir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder