24 Şubat 2010 Çarşamba

LOZAN BARIŞ KONFERANSI (24 TEMMUZ 1923)

 Türk Milleti İstiklal Savaşı’ndan büyük bir zaferle çıkmış ve sıra savaş hâlini hukuken sona erdirecek olan barış anlaşmasına gelmiştir.
     Lozan Barış Konferansı 20 Kasım 1922’de çalışmalarına başlamış; ancak hiçbir ilerleme kaydedilmeden 4 Şubat 1923’te kesilmiştir.
Türk Heyetinin Başkanı İsmet İnönü
Lozan Barış Konferansı’na Giden İlk Türk Heyeti
      23 Nisan 1923’te ikinci defa başlayan görüşmeler, 24 Temmuz 1923’te barış antlaşmasının imzalanmasıyla son bulmuştur.
      Antlaşmada öncelikle yeni Türk Devletinin sınırları tespit edilmiştir. Buna göre; Yunanistan sınırı Meriç Nehri talvek hattından geçecek ve Karağaç Türkiye'de kalacak şekilde düzenlenmiştir. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları dışındaki Ege adaları Yunanistan’a bırakılacak; buna karşılık Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adaları asker ve silahtan arındırılacaktır. Suriye sınırı, 20 Ekim 1921’de Fransa ile TBMM Hükûmeti arasında imzalanan Ankara İtilafnamesi’nde kabul edilen sınır aynen benimsenecek şekilde düzenlenmiştir. Türk-Irak sınırının belirlenmesi ise; dokuz ay içinde bir sonuca ulaştırılmak üzere, Türk-İngiliz ikili görüşmelerine bırakılmıştır.
İsmet İnönü Lozan Barış Antlaşması’nı İmzalarken
      Antlaşmada Boğazlar için uluslararası komisyon idaresi ile asker ve silahtan arındırma öngörülmüştür. Ancak bu sistem uygulamada bir çok sakıncayı ortaya çıkarmış ve Türkiye değişen dünya şartları ışığında Boğazlarla ilgili hükümlerin yeniden gözden geçirilmesini istemiştir. 20 Temmuz 1936’da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar Komisyonu ile askerden arındırılma tedbirleri kaldırılarak, Boğazların denetimi tamamen Türkiye’ye bırakılmıştır.
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra İsmet Paşa İsviçre Cumhurbaşkanı ve diğer temsilciler
      "Mali Hükümler" başlığı altında; Kapitülasyonların bütün sonuçlarıyla kaldırılması ve Osmanlı borçlarının, Osmanlı Devleti’nden ayrılan ülkeler arasında paylaştırılarak, Türkiye’nin payına düşen kısmı taksitlerle ödemesi öngörülmüştür.
      “Azınlıkların Statüsü”nü düzenleyen bölümde; Türkiye'de yaşayan azınlıkların (gayrimüslimler) hukuken ve fiilen Türk uyruklu sayılacakları, Türkiye’de yaşayan Rumlarla Yunanistan’da yaşayan Türklerin karşılıklı olarak değiştirilecekleri, ancak İstanbul’da yaşayan Rumlarla Batı Trakya’da yaşayan Türklerin bu değişimin dışında tutulacakları belirtilmiştir.
      Sonuç olarak, Lozan Barış Antlaşması’yla yeni Türk Devleti’nin varlığı ve bağımsızlığı tüm dünya tarafından kabul edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder