24 Şubat 2010 Çarşamba

CUMHURİYETİN İLANI (29 Ekim 1923)

 1. Cumhuriyete Geçişin Gerekliliği
      Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1922'de aldığı tarihi kararında, saltanata son vermekte, Osmanlı Devleti’nin 16 Mart 1920'den itibaren ebedi olarak tarihe intikal ettiğini ilan etmekte idi. Meclis daha önce de yayınladığı ve ilan ettiği bir kanunla, İstanbul'un işgali olan 16 Mart 1920'den itibaren İstanbul Hükümetince akdedilen antlaşma ve sözleşmeleri yok saymasına rağmen, İstanbul Hükümetinin kendisinin hala yaşamakta olduğunu sanması, 1 Kasım 1922 tarihli kararın alınmasını gerekli kılmıştır.
      Tarihî vazifesini başarı ile yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Nisan 1923'te seçimlerin yenilenmesine karar vermiş ve yeni kurulan meclis, Lozan da elde edilen siyasi başarıyı bir zafer olarak kabulle akdedilen antlaşmayı tasdik etmiştir. Lozan Barış Antlaşması’nın kabulü ve 1 Ekim 1923'te Türk Ordusunun İstanbul'a girmesi ile Türk vatanının bütünlüğü ve siyasi istiklâli de gerçekleşmiş ve böylece bir devir kapanmış ve yeni bir devir açılmıştır. Siyasi rejimin 23 Nisan 1920'den itibaren kaydettiği gelişmelere uygun devlet şeklini bulmak da, bir zaruret halini almıştır. Milli Mücadele devrinin zaruretlerinden ileri gelen “Meclis Hükümeti” sistemi, artık işleyemediğinden ve hükümet buhranını çözmeye de elverişli olmadığından, cumhuriyeti ilan etmek en doğru bir çözüm yolu idi.
       2. Cumhuriyetin İlanı
       Birinci Büyük Millet Meclisi seçimin yenilenmesine karar vererek dağıldıktan sonra, Gazi Mustafa Kemal Paşa, yeni meclis toplanıncaya kadar yetiştirilmek üzere , bir kısım uzman arkadaşlarını yeni bir anayasa hazırlamakla görevlendirmişti.
       13 Ekim 1923'te Anayasaya konan ek bir madde ile, Ankara'nın Türkiye Devletinin idare merkezi olarak kabul edilmesi, devlet merkezinin İstanbul olacağı yolundaki münakaşalara son verdiği gibi, cumhuriyetin ilanı için de bir adımın daha atılmasına sebep olmuştu. Bu karar ayrıca Milli Mücadelenin başından beri uygulanan Ankara'nın İstanbul'a hakim olacağı fikir ve kararının da bir sonucu idi.
       25 Ekim 1923 günü meydana çıkan bir kabine bunalımı, Büyük Millet Meclisinin çalışma güçlüğünü ortaya koyması bakımından ve başsız devletin olamayacağı gerçeğinin belirmesi sebebiyle, cumhuriyetin ilanı sonucunu doğurmuştu.
       28 Ekim 1923 günü akşamına kadar kabine kurulmaması üzerine, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Çankaya köşkünde o akşam yemek sırasında arkadaşlarına; "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı, toplantıda bulunan arkadaşlarının da bu fikri uygun bulmaları ve hararetle kabul etmelerini, ertesi gün alınacak karara destek olmalarını sağladı. Yemekten sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa ile İsmet Paşa, baş başa kalarak bir kanun taslağı hazırladılar. Bu taslak ile o gün yürürlükte olan 20 Ocak 1921 tarihli Anayasanın birinci maddesinin' sonuna, ''Türkiye Devletinin şekl-i hükümeti Cumhuriyettir." cümlesi eklendi. Kanunun diğer maddelerinde yapılması gereken değişiklikleri de tespit ettiler.
       29 Ekim günü uzun müzakereler sonunda Cumhuriyetin ilânı kabul edildi. "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleri arasında gece saat 20.30'da Cumhuriyet ilân edildi. Cumhuriyetin ilânı, 1921 tarihli Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanunun kabulü ile olmuştur. Bu kanunla Anayasanın 1, 2, 4, 10, 11 ve 12. maddeleri esaslı surette değiştirilmiştir.
       Birinci maddeye, "Türkiye Devletinin şekl-i hükümeti Cumhuriyettir." fıkrası eklenmiştir. 29 Ekim günü cumhurbaşkanlığı seçimi de yapılarak, büyük kurtarıcı, eşsiz devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Paşa yeni Türk Devletinin ilk cumhurbaşkanı olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder